top of page

Kıdem Tazminatının Hak Edildiği Haller

Bir iÅŸçi öncelikle kıdem tazminatını hak edebilmesi için çalıştığı iÅŸyerinde 1 yıl çalışmış olması gereklidir. 1 yıllık çalışmasını tamamlayan iÅŸçi hakkında ya iÅŸveren haksız fesih ile iÅŸ akdini sonlandırmalı yahut iÅŸçi tarafından iÅŸ akdi haklı nedenle feshedilmelidir. Kadınlar için ayrıcalıklı bir durum söz konusu olup ÅŸayet 1 yıllık çalışma var ise ve çalışan kadın evlenmiÅŸ ise evlilik nedeni ile iÅŸ akdini feshedebilir ve yine kıdem tazminatına hak kazanabilmektedir. Bu durumda yalnızca iÅŸsizlik maaşı baÄŸlanmamaktadır. Haklı haksız kavramı kanunda sınırlayıcı ÅŸekilde belirtilmemiÅŸtir. Genel olarak ele alınmış olup her olay ayrıca deÄŸerlendirilmesi gereklidir.

A. İşçinin Haklı Nedenle Feshini Gerektirir Durumlar
Bu husus 4857 sayılı İş Kanunumuzun 24.maddesinde açıklanmıştır.
 
Madde 24 - Süresi belirli olsun veya olmasın iÅŸçi, aÅŸağıda yazılı hallerde iÅŸ sözleÅŸmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
 
I. Sağlık sebepleri:
a) İş sözleÅŸmesinin konusu olan iÅŸin yapılması iÅŸin niteliÄŸinden doÄŸan bir sebeple iÅŸçinin saÄŸlığı veya yaÅŸayışı için tehlikeli olursa.
b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doÄŸrudan buluÅŸup görüÅŸtüÄŸü iÅŸveren yahut baÅŸka bir iÅŸçi bulaşıcı veya iÅŸçinin iÅŸi ile baÄŸdaÅŸmayan bir hastalığa tutulursa.
 
II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İşveren iÅŸ sözleÅŸmesi yapıldığı sırada bu sözleÅŸmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya ÅŸartlar göstermek yahut gerçeÄŸe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle iÅŸçiyi yanıltırsa.
b) İşveren iÅŸçinin veya ailesi üyelerinden birinin ÅŸeref ve namusuna dokunacak ÅŸekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya iÅŸçiye cinsel tacizde bulunursa.
c) İşveren iÅŸçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataÅŸmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut iÅŸçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut iÅŸçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç iÅŸlerse yahut iÅŸçi hakkında ÅŸeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa.
d) İşçinin diÄŸer bir iÅŸçi veya üçüncü kiÅŸiler tarafından iÅŸyerinde cinsel tacize uÄŸraması ve bu durumu iÅŸverene bildirmesine raÄŸmen gerekli önlemler alınmazsa.
e) İşveren tarafından iÅŸçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleÅŸme ÅŸartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse,
f) Ücretin parça başına veya iÅŸ tutarı üzerinden ödenmesi kararlaÅŸtırılıp da iÅŸveren tarafından iÅŸçiye yapabileceÄŸi sayı ve tutardan az iÅŸ verildiÄŸi hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek iÅŸçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma ÅŸartları uygulanmazsa.
 
III. Zorlayıcı sebepler:
İşçinin çalıştığı iÅŸyerinde bir haftadan fazla süre ile iÅŸin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa

A. SAÄžLIK SEBEBİ İLE İŞÇİNİN HAKLI NEDENLE DERHAL İŞ AKDİNİ FESHİ(İş Kanunu m.24/1):
 
a. İşçinin Meslek Hastalığına Yakalanması Halinde (İş Kanunu m.24/I-a)
İşçi yaptığı iÅŸ ile ilgili olarak, iÅŸin niteliÄŸinden doÄŸan bir sebep ile hasta olmuÅŸ ise saÄŸlığı ve yaÅŸamı bu nedenle tehlikeye girdi ise iÅŸçi haklı nedenle derhal iÅŸ akdini feshedebilir ve kıdem tazminatına hak kazanır. Ancak bu durumun tespiti için tam teÅŸekkülü bir devlet hastanesinden, üniversite hastanesinden yahut adli tıp kurumundan rapor alması gereklidir. SaÄŸlık raporu bu tür fesihlerde önem arz etmektedir. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, 06.06.2017 Tarihli, 2017/5350 esas ve 2017/9923 sayılı kararında:
“Davacı iÅŸçi dava dilekçesiyle iÅŸ akdini saÄŸlık nedeniyle feshettiÄŸini beyan etmiÅŸ olup, saÄŸlık kurulu raporunda, davacının astım teÅŸhisinde bulunulduÄŸu, tozlu dumanlı ortamda çalışmasının sakıncalı olduÄŸu yönünde karar verildiÄŸini, Mahkemece iÅŸ sözleÅŸmesinin konusu olan iÅŸin yapılmasının iÅŸin niteliÄŸinden doÄŸan sebeple iÅŸçinin saÄŸlığı için ne ölçüde tehlike oluÅŸturduÄŸu hususunda yeterli araÅŸtırma yapılmamıştır. Bu yönde gerekli araÅŸtırmanın yapılarak ilgili saÄŸlık kuruluÅŸundan usulüne uygun rapor aldırılması ve iÅŸçinin feshinin haklı olup olmadığının deÄŸerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı ÅŸekilde hüküm kurulması hatalıdır.”
Alınan saÄŸlık raporu ile iÅŸçinin astım hastası olması ve tozlu ortamlarda çalışmasının sakıncalı bulunması nedeni ile iÅŸ akdini feshetmesine raÄŸmen Yargıtay iÅŸin niteliÄŸinden doÄŸan sebeple iÅŸçinin saÄŸlının ne ölçüde tehlike oluÅŸturduÄŸu hususunun da ayrıca araÅŸtırılması gerektiÄŸi belirtilmiÅŸtir. 
 
 T.C. Yargıtay 9.HUKUK DAİRESİ Esas:2016-2530 Karar:2019-12566 Karar Tarihi:29.05.2019 


A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 1997 yılından itibaren davalı iÅŸyerinde çalıştığını, tencere ve benzeri metal mutfak eÅŸyası üretimi yapmakta olduÄŸunu, yapılan tetkikler neticesinde akciÄŸer romatizması teÅŸhisi konduÄŸu, hastalanmasına neden olan üretim yerinden tartışmalar neticesinde montaj kısmına geçtiÄŸini, baÅŸ aÄŸrısı sebebiyle ... GöÄŸüs Hastalıklarına ve daha sonra ... bulunan Meslek Hastalıkları Hastanesine sevkedildiÄŸini, uzun yıllar bu iÅŸyerinde çalışması sonucunda silkoiz ve akciÄŸer romatizması teÅŸhisi konduÄŸu, iÅŸverenler tarafından hiçbir yardımda bulunulmadığı, bunun üzerine iÅŸ akdini kanunun kendisine tanıdığı hakları kullanarak feshettiÄŸini ileri sürerek, kıdem, ihbar tazminatları ile fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiÅŸtir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dava türünün davacı tarafa açıklattırılarak eksik harcın tamamlatılması aksi halde dava ÅŸartı yokluÄŸu nedeniyle reddinin gerektiÄŸini, davacının montaj iÅŸçisi olduÄŸunu, iÅŸ akdinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun iÅŸyerinin gereklerine dayalı olarak sonlandırıldığı, kıdem tazminatının ödendiÄŸini, bir kısım taleplerinin zamanaşımına uÄŸradığını, davacının yaptığı iÅŸin tehlikeli iÅŸler arasında olmadığını, hastalığının yaptığı iÅŸten kaynaklanıp kaynaklanmadığının ispatının karşı tarafa düÅŸtüÄŸünü savunarak, davanın reddini istemiÅŸtir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkiÅŸi raporuna dayanılarak, davacının davalı iÅŸyerinde 02/03/2002-18/04/2008 ile 28/01/2009-31/10/2013 tarihleri arasında iÅŸ akdi ile çalıştığı, ilk dönem çalışmanın iÅŸverence iÅŸin gereklerinden kaynaklanan nedenlerle feshedildiÄŸi, davacıya kıdem tazminatının ödendiÄŸi, bu ödemenin tenzili ile bakiye tutarın hüküm altına alınması gerektiÄŸi, ikinci dönem çalışmanın ise davacı tarafından saÄŸlık nedenleriyle sona erdirildiÄŸi, davacının yaptığı fesihte haklı olduÄŸu, kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiÅŸtir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aÅŸağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde deÄŸildir.
2-Taraflar arasında davacının hizmet süresi uyuÅŸmazlık konusudur.
İş hukukunda çalışma olgusunu ve hizmet süresini ispat yükü, bunu iddia eden iÅŸçiye düÅŸer. Çalışma olgusu her türlü delille kanıtlanabilir. Çalışmanın ispatı konusunda, SSK ve iÅŸyeri kayıtları, özellikle iÅŸyerine giriÅŸ çıkışı gösteren belgeler, iÅŸyeri iç yazışmaları, delil niteliÄŸindedir. Özellikle iddia edilen çalışma döneminde SSK kayıtlarındaki iÅŸverenlerin araÅŸtırılması ve kayden görünen iÅŸverenlerle iÅŸçi arasında iÅŸ görme ediminin yerine getirilip getirilmediÄŸi, kaydın ne ÅŸekilde oluÅŸtuÄŸu araÅŸtırılmalıdır.
İşçinin çalışma olgusunun tespitinde iÅŸyerinde veya komÅŸu iÅŸyerinde çalışanların tanıklığı önemli olduÄŸu gibi tanık olarak dinlenecek kiÅŸinin tanıklığına güveni etkileyebilecek bir durumun olup olmadığı da araÅŸtırılmalıdır. Tanıklar belirli bir dönem çalışmışlarsa ve baÅŸkaca delil yok ise beyanlarının belirtikleri dönemle sınırlandırılması gerekir.
Somut uyuÅŸmazlıkta, Mahkemece davacının davalıya ait iÅŸyerinde 02.03.2002- 18.04.2008 ile 28.01.2009-31.10.2013 tarihleri arasında iki dönem halinde çalıştığı kabul edilerek talep edilen iÅŸçilik alacakları hüküm altına alınmıştır.
Dosyada mevcut SGK hizmet cetveline göre davacının davalıya ait iÅŸyerinde 02.03.2002-01.09.2002, 05.06.2004-10.03.2008 ve 28.01.2009-31.10.2013 tarihleri arasında üç dönemlik çalışma kaydı olduÄŸu görülmüÅŸtür.
Davacı tanığı ..., “ben davalı ÅŸirkette bir yıl çalıştım, ben 2003 yılından 2004 yılına kadar çalıştım, ben preste çalıştım, davacıyı tanırım, ben iÅŸe girdiÄŸimde oradaydı...” ÅŸeklinde beyanda bulunurken, diÄŸer davacı tanığı ...’ın “ben davalı ÅŸirkette 2004-2006 arası üç yıl çalıştım, ben iÅŸe girdiÄŸimde davacı çalışıyordu...” ÅŸeklinde beyanda bulunduÄŸu anlaşılmıştır.
Dosya içeriÄŸi, SGK kayıtları, fesih bildirimi ve tanık beyanları birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde; davacı iÅŸçinin davalı iÅŸyerinde 02.03.2002-01.09.2002, 01.01.2003- 18.04.2008 ve 28.01.2009-31.10.2013 tarihleri arasında üç dönem halinde çalıştığı anlaşılmıştır. Davacı iÅŸçi 02.03.2002-18.04.2008 tarihleri arasında kesintisiz ÅŸekilde çalıştığını kanıtlayamamıştır. Mahkemece, davacının hizmet süresi açıklandığı ÅŸekliyle kabul edilerek talep edilen iÅŸçilik alacaklarının hesaplatılıp hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı ÅŸekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiÅŸtir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peÅŸin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.05.2019 tarihinde oybirliÄŸiyle karar verildi. “
İşçinin yaptığı iÅŸten kaynaklı meslek hastalığına yakalanması nedeni ile feshin haklı nedene dayandığı ve kıdeme hak kazandığı izah edilmiÅŸtir.
 
T.C. Yargıtay 9.HUKUK DAİRESİ Esas:2012-3052 Karar:2014-7648 Karar Tarihi:10.03.2014  


“Dava: Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiÅŸtir.
Yerel mahkeme, isteÄŸi kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiÅŸ olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Z. Nihal Köksal Peltek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereÄŸi konuÅŸulup düÅŸünüldü:
Karar: Dosyadaki bilgi ve belgelere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davalı iÅŸveren nezdinde 6 yılı aÅŸkın bir süreyle çalışan ve meslek hastalığına yakalanıp, %67.06 oranında malül kalan iÅŸçinin, meslek hastalığına yakalanmasında %80 kusurlu olduÄŸu tespit edilen iÅŸverenin iÅŸlettiÄŸi iÅŸyerinde, saÄŸlığı üzerinde ölümcül etkileri bulunan bir iÅŸte çalışması beklenemeyeceÄŸinden, iÅŸçinin iÅŸ akdinin feshinin haklı olması karşısında, mahkemenin feshe yönelik yerinde olmayan gerekçesinin çıkarılarak,
Sonuç: Tarafların tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doÄŸru olan hükmün feshe yönelik bu gerekçe ile ONANMASINA, aÅŸağıda yazılı temyiz giderinin 6.80 TL'nin davacıya arta kalanın davalıya yükletilmesine, 10.03.2014 gününde oybirliÄŸi ile karar verildi.”
İşçinin meslek hastalığına yakalandığı ve çalışma hayatının devamı halinde hayati açıdan risk taşıdığı bu nedenle iÅŸ akdinin feshinin haklı nedene dayandığı açıkça izah edilmiÅŸtir. 
 
T.C. Yargıtay 9.HUKUK DAİRESİ Esas:1989-231 Karar:1989-3355 Karar Tarihi:10.04.1989 
“Davacı, davalıya ait kahvehanede iÅŸçi olarak çalışmış ve kendini çalışmayacak derecede hasta görerek iÅŸyerinden ayrılmıştır. Dosyada SSK Çınarlı Dispanseri SaÄŸlık Kurulu'nun 26.6.1987 tarihli raporunda davacının gerçekten mide ameliyatı geçirdiÄŸi ve akciÄŸerlerinden hasta olduÄŸu anlaşılmaktadır. Böyle bir hastalığın iÅŸi ile baÄŸdaÅŸmayan nitelikte olduÄŸunun kabulü gerekir ve bu durumda da İş Kanunun 16. maddesinin saÄŸlık sebepleri ile ilgili bendinin (b) fıkrasındaki iÅŸçinin bildirimsiz feshi söz konusu olur. Böyle olunca da kıdem tazminatına hak kazanır. Davacının malulen emekliliÄŸe sevk edileceÄŸi inancıyla hareket etmesi ve sonradan malulen emekliliÄŸin gerçekleÅŸmemiÅŸ olması söz konusu yasa hükmünün uygulanmasına engel teÅŸkil etmez.”

b. İşçinin İşyerinden Kaynaklı Bulaşıcı Bir Hastalığa Yakalanması Halinde (İş Kanunu m.24/I-b)

İşçi iÅŸverenden yahut baÅŸka iÅŸçiden bulaşıcı bir hastalık kapması sonucu saÄŸlığında ciddi bir tehlike oluÅŸması sonucu iÅŸçi iÅŸ akdini haklı nedenle derhal feshedebilir. ÖrneÄŸin verem, Hepatit B gibi hastalıkların kapması sonucu hayati tehlikesi oluÅŸacağından haklı nedenle derhal fesih yapılabilir. 

Bu maddenin bir ÅŸartı daha vardır. O da iÅŸçinin hastalık kaptığı iÅŸveren yahut iÅŸçi ile sık sık ve doÄŸrudan temas halinde çalışması durumudur. Åžayet iÅŸçi ender karşılaÅŸtığı ya da ender çalıştığı iÅŸveren yahut iÅŸçiden bu hastalığı kapmış ise haklı nedenle fesih hakkı doÄŸmayacaktır.   

 

B. AHLAK VE İYİ NİYET KURALLARINA UYMAN HALLER VE BENZERLERİ NEDENİ İLE İŞÇİNİN HAKLI NEDENLE İŞ AKDİNİ DERHAL FESHİ(İş Kanunu m.24/2):

​

İş Kanunu’nun 24/2 maddesinde belirtilen haklı nedenle feshi gerektirir durumların bir kısmında 6 iÅŸ günlük – 1 yıllık hak düÅŸürücü süreler mevcuttur. 

​

T.C. Yargıtay 9.HUKUK DAİRESİ Esas:2015-15058 Karar:2017-19466 Karar Tarihi:30.11.2017 

​

“A) Davacı isteminin özeti:

Davacı vekili, davacının 13.6.2014 tarihinde çaÄŸrıldığını ve arkadaÅŸları arasında kullandıkları whatsapp kullanımı ile ilgili birbirlerine vermiÅŸ oldukları mesajların bir arkadaÅŸlarının telefonundan tespit edildiÄŸi, mesajlarda iÅŸyeri aleyhinde görüÅŸmelerin olduÄŸu, bu nedenle istifa etmesinin lehine olduÄŸu, istifa etmezse kendisine Åžirket tarafından manevi tazminat davası açılabileceÄŸi belirtilerek, davacıya istifa dilekçesi imzalatılmak istendiÄŸini, davacının reddetmesi üzerine iÅŸten çıkarıldığını, whatsappın özel bir mesajlaÅŸma sistemi olup kiÅŸilerin özel hayatı ile ilgili olduÄŸunu, bu mesajların arkadaşının telefonundan baskı ile iÅŸverence alınmasının özel hayatın gizliliÄŸine müdahale yani suç olduÄŸunu, özel hayat kapsamındaki görüÅŸmelerin hukuka aykırı ÅŸekilde elde edildiÄŸini ve delil olarak kullanılamayacağını, davacının iÅŸverene iÅŸten çıkarılmasına neden olabilecek hakaret tarzında bir ÅŸey de demediÄŸini, davacının iÅŸ aktine haksız son verildiÄŸini, davacının 7 günlük izin ücretini alamadığını, bir kısım iÅŸçilik alacaklarının ödenmediÄŸini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacaklarını istemiÅŸtir.

B)Davalı cevabının özeti:

Davalı vekili, davalının feshi haklı sebebe dayanmakla kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduÄŸunu, davacının whatsapp üzerinden yaptığı yazışmalarda ücret paylaşımı yaptığını,....'ın kendisi ile yapılan çıkış görüÅŸmesinde “...”lerin yetersiz olduÄŸunu, .... Akademi'nin gereksiz olduÄŸu ve ÅŸirketin çalışanlarını yükseltmemek için elinden geleni yaptığına yönelik beyanları olduÄŸunun tespit edildiÄŸini, davacıya savunma hakkı verilmiÅŸ ise de savunmasının yeterli bulunmadığını, bu mesajlardan davalının tesadüfen haberdar olduÄŸunu, elde etmek için kimseye baskı yapmadığını, bunun üzerine satış danışmanı ...'un telefonunun kontrol edildiÄŸini, whatsapp kayıtlarındaki yazışmaların çıktıları alınarak tutanak tutulduÄŸunu, iddia ve taleplerin yersiz olduÄŸunu savunarak davanın reddini istemiÅŸtir.

C)Yerel Mahkeme kararının özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkiÅŸi raporuna göre, davacının davalı iÅŸ yerinde 01.02.2011 - 13.06.2014 tarihleri arasında, yevmiye, prim, fatura başına satış ücreti ve taşıt ücreti olmak üzere toplam günlük brüt 89,347 TL, aylık brüt 2.680,41 TL ücret ile çalıştığı, davacı ve bir grup arkadaşı arasında internet ortamında kurulan grup üzerinde yapılan özel nitelikteki yazışmaların, onların izni dışında davalı ÅŸirketin yöneticileri tarafından özel gayret gösterilmek suretiyle öÄŸrenilmesi ve öÄŸrenilen bilgilerin yine ilgililerin izni dışında kullanılması ve bu bilgilere dayanılarak davacının iÅŸ akdinin feshedilmesi, fesih nedeni yapılan bilgilerin özel hayatın gizliliÄŸinin ihlal edilerek elde edilmiÅŸ olması karşısında hukuka aykırı delile dayanmış olması nedeniyle feshin haklı kabul edilemeyeceÄŸi, kaldı ki fesih nedeni sayılan ve davacı tarafından yapılan yazışmaların içeriÄŸine göre feshi haklı kılacak ağırlıkta da olmadığı deÄŸerlendirilmekle feshin haksız olduÄŸu ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, bilirkiÅŸi raporunda davacının hak ettiÄŸi alacak miktarlarının İş hukuku ilkeleri çerçevesinde usulünce ve gerekçeleri de belirtilerek gösterildiÄŸi, hesaplama yönteminin mahkememizce de benimsendiÄŸi, bilirkiÅŸinin tarafsızlığına iliÅŸkin taraf vekillerince bir iddianın ortaya atılmadığı rapora yapılan eleÅŸtirilerin teknik boyutta kaldığı bu yönü ile mevcut raporun hüküm vermeye yeter nitelikte olduÄŸu sonucuna varıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiÅŸtir.

D)Temyiz:

Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiÅŸtir.

E)Gerekçe:

İş sözleÅŸmesinin hak düÅŸürücü süre içinde feshedilip feshedilmediÄŸi hususu taraflar arasında uyuÅŸmazlık konusudur.

İşçi veya iÅŸveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iÅŸ sözleÅŸmesinin diÄŸer tarafının sözleÅŸmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız deÄŸildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanununun 26 ncı maddesinde, fesih nedeninin öÄŸrenildiÄŸi tarih ile olayın gerçekleÅŸtiÄŸi tarih baÅŸlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüÅŸtür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen iÅŸçi ya da iÅŸverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doÄŸurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diÄŸer tarafça öÄŸretilmesinden itibaren altı iÅŸgünü ve herhalde fiilin gerçekleÅŸtiÄŸi tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiÅŸtir.

4857 sayılı İş Kanununda, iÅŸçinin maddî çıkar saÄŸlamış olması halinde bir yıllık sürenin iÅŸlemeyeceÄŸi öngörülmüÅŸtür. O halde, haklı feshe neden olan olayda iÅŸçinin maddî bir menfaati olmuÅŸsa, altı iÅŸgününe riayet etmek koÅŸuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin iÅŸverenin haklı fesih imkânı vardır.

Altı iÅŸ günlük süre iÅŸçi ya da iÅŸverenin haklı feshe neden olan olayı öÄŸrendiÄŸi günden itibaren iÅŸlemeye baÅŸlar. Olayı öÄŸrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iÅŸ günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.

İşverenin tüzel kiÅŸi olması durumunda altı iÅŸgünlük süre feshe yetkili merciin öÄŸrendiÄŸi günden baÅŸlar. Bu konuda müfettiÅŸ soruÅŸturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüÅŸülmesi süreyi baÅŸlatmaz. Olayın feshe yetkili kiÅŸi ya da kurula intikal ettirildiÄŸi gün altı iÅŸ günlük sürenin baÅŸlangıcını oluÅŸturur. Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleÅŸtiÄŸi günden baÅŸlar.

Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düÅŸürücü süre iÅŸlemez (Yargıtay 9.HD. 15.2.2010 gün, 2008/16869 E, 2010/3345 K). ÖrneÄŸin, ücreti ödenmeyen iÅŸçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman haklı nedenle iÅŸ sözleÅŸmesini feshedebilir. Bu örnekte iÅŸçi açısından haklı fesih nedeni her an devam etmektedir. Ancak iÅŸçinin daimî olarak bir baÅŸka göreve atanması veya iÅŸ ÅŸartlarının esaslı ÅŸekilde ağırlaÅŸtırılması halinde, bu deÄŸiÅŸikliÄŸin sonuçları sürekli gibi görünse de iÅŸlem anlıktır. Buna göre sözleÅŸmesini feshetmeyi düÅŸünen iÅŸçinin bunu altı iÅŸgünü içinde iÅŸverene bildirmesi gerekir. Yine iÅŸyerinde iÅŸi yavaÅŸlatma ve üretimi düÅŸürme eyleminin süreklilik göstermesi durumunda, altı iÅŸ günlük süre eylemin bittiÄŸi tarihten baÅŸlar.

İşçinin ücretinin ödenmemesi temadi eden bir durum olmakla birlikte fesih hakkı ödemenin yapıldığı ana kadar kullanılabilir. Aksi halde Yasanın 24/III-e maddesinde öngörülen neden ortadan kalkmış olur. Fesih iradesinin altı iÅŸ günü içinde açıklanması yeterli olup, bu süre içinde tebligatın muhatabına ulaÅŸmış olması ÅŸart deÄŸildir

4857 sayılı Yasanın 26 ncı maddesinde öngörülen altı iÅŸgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düÅŸürücü niteliktedir. Bir baÅŸka anlatımla fesih hakkının öÄŸrenmeden itibaren altı iÅŸ günü ve olayın gerçekleÅŸmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması ÅŸarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiÅŸ olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düÅŸürücü sürenin niteliÄŸinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.

Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleÅŸmeyi bozmuÅŸ sayılacağından ihbar tazminatı ile ÅŸartları oluÅŸmuÅŸsa kıdem tazminatından sorumlu olur.

Yukarıda deÄŸinilen altı iÅŸ günlük ve bir yıllık hak düÅŸürücü süreler, iÅŸçi açısından 24/II madde, iÅŸveren açısından ise 25/II maddede belirtilen sebeplere dayanan fesihler yönünden aranmalıdır. Bu itibarla, geçerli nedene dayanan fesih durumlarında, 26 ncı maddede öngörülen hak düÅŸürücü süreler iÅŸlemez. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması bu yönde olup, geçerli nedene dayanılarak yapılan fesihlerde belirtilen hak düÅŸürücü sürelerin yerine “makul süre” içinde sözleÅŸmenin feshedilebileceÄŸini kabul etmektedir (Yargıtay 9. HD. 2.2.2009 gün 2008/9790 E. 2009/1003 K.).

Somut uyuşmazlıkta, Dairemizin 2015/10725 Esas sırasında kayıtlı ...4. İş Mahkemesi'nin 2014/472 Esas sayılı dosyası ile eldeki dosyanın birlikte incelenmesi sonucunda;

 

Davalı vekili dosyadaki savunmalarında ve temyiz dilekçesinde davalı Åžirket'in iÅŸ aktini fesihte belli bir prosedürü olduÄŸunu, fesih yetkisinin Åžirket'in belli bir organına verildiÄŸini belirtmiÅŸ, ancak, fesih prosedürüne iliÅŸkin Åžirket belgelerini (yönetmelik, yönetim kurulu kararı ve benzeri) sunmadığı gibi feshe yetkili makamın kim olduÄŸunu da açıklamamış, Mahkemece de bu açıklama yaptırılmamıştır.

Davalı vekilinin bu ÅŸekilde müphem dilekçe yazması 6100 sayılı HMK. nın " Dürüst davranma ve doÄŸruyu söyleme yükümlülüÄŸü " baÅŸlıklı 29. maddesi uyarınca "(1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. (2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara iliÅŸkin açıklamalarını gerçeÄŸe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler. " ÅŸeklindeki amir hükmüne aykırıdır. Vekil, vekil eden adına HMK. nın 29. Maddesine uygun ÅŸekilde beyanda bulunmak zorundadır.

Bu nedenle, Mahkeme tarafından davalı vekilinden temyiz dilekçesinde belirttiÄŸi “iÅŸ aktinin feshine iliÅŸkin prosedüre yönelik belgeleri” istemek ve “feshe yetkili makamın” kim olduÄŸunu, “savunmanın ve olayın feshe yetkili makama ne zaman verildiÄŸini” açıklatıp, bunlara iliÅŸkin belgeleri de isteyip feshe yetkili makamı ve savunmanın ve olayın feshe yetkili makama ne zaman verildiÄŸini tespit edip buna göre İş Kanunu'nun 26. maddesindeki hak düÅŸürücü süreyi deÄŸerlendirip, hak düÅŸürücü süre geçmemiÅŸ ise feshin nedenlerinin haklı olup olmadığı deÄŸerlendirilmelidir.

F)SONUÇ:

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peÅŸin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30/11/2017 tarihinde oybirliÄŸi ile karar verildi.”

​

İş Kanunu’nun 26. maddesinin 1.fıkrasında bahsedilen bu 6 iÅŸ günü ve 1 yıllık süreler hak düÅŸürücüdür. Yani haklı nedenle feshi gerektirir durumu öÄŸrenme tarihinden itibaren 6 iÅŸ günü içinde yahut her halükarda 1 yıl içinde fesih gerçekleÅŸmediÄŸi takdirde artık o nedene dayalı haklı nedenle fesih yapılamaz. Bu kuralın istisnası mevcuttur o da yukarıda belirtilen devam eden hallerde hak düÅŸürücü süreler yoktur. Bu hususa örnek olarak ücretin yatırılmaması yahut mobbing gibi hususlar verilebilir. Zira ücretin yatırılmaması yahut mobbing konularında devamlılık söz konusu olması nedeni ile hak düÅŸürücü süre yoktur. Mobbing konusunda hak düÅŸürücü süre ancak mobbing sona ermesi sonucu baÅŸlayacaktır. Kısaca ÅŸöyle özetlemek doÄŸru olur; hak düÅŸürücü süreler haklı nedeni oluÅŸturan eylemin sona erdiÄŸi tarihten baÅŸlamaktadır. Bu durum Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 27.03.2006 tarihli, 2006/5580 esas ve 2006/7865 sayılı kararında:

“Öncelikle iÅŸ sözleÅŸmesinin feshi davacının 22.8.2005 günü ve sonraki tarihlerde devamsızlığına dayandırılmış olup, iÅŸ sözleÅŸmesinin feshedildiÄŸi tarih itibariyle devamsızlık devam etmiÅŸtir. Bu durumda 6 iÅŸ günlük sürenin geçtiÄŸinden söz edilemeyeceÄŸi gibi, İş Kanunu'nun 26. maddesinde belirtilen 6 iÅŸ günlük ve 1 yıllık süreler feshin geçerli nedene dayanıp dayanmadığının deÄŸerlendirilmesinde göz önünde bulundurulamaz.”

Åžeklinde izah edilmiÅŸtir.

​

a. İşverenin İşçiyi Yanıltması (İş Kanunu m.24/II-a)

İşveren, iÅŸ sözleÅŸmesinin yapılması esnasında iÅŸçiye iÅŸ sözleÅŸmesinin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış bilgiler vermesi halinde iÅŸçi iÅŸ akdini haklı nedenle feshedebilir. Bu durum örneÄŸin operatör olarak iÅŸe alınan iÅŸçinin beden iÅŸçisi gibi çalıştırılması veya haftasonu çalışmanın olmadığını söyleyen iÅŸverenin haftasonu çalışması yaptırması gibi durumlar iÅŸverenin iÅŸçiyi yanılttığı hususlardır. Bu durumda iÅŸçi bu durumu öÄŸrendiÄŸi tarihi takip eden günden itibaren 6 iÅŸgünü içinde iÅŸverene ihtarname göndererek bu durumun düzeltilmesi için belli bir süre verilebilir. Bu süre içerisinde iÅŸveren tarafından iyileÅŸtirme yapılmazsa ve ihtarnameye cevap verilmez ise iÅŸveren talebi reddetmiÅŸ olacaktır. İhtarname ile iÅŸverene verilen sürenin sonundan itibaren 6 iÅŸ günü içerisinde iÅŸçi tarafından haklı nedenle fesih ihtarnamesi gönderilerek iÅŸ akdi feshedebilir. 

​

Günümüzde iÅŸverenler iÅŸçilere kıdem tazminatı ödemekte güçlük çıkartmaktadır. Bu nedenle bu süreçler sonunda iÅŸçinin kıdem tazminatını yatırmayan iÅŸveren hakkında önce arabuluculuk süreci baÅŸlatılmalı akabinde gerekli iÅŸçilik alacağı davası açılması gereklidir. İşçilik alacakları davalarında en önemli deliller arasında tanıklar gelmektedir. Bu konuda tanıklık edecek kiÅŸi, iÅŸe alım sırasında orada bulunan bir iÅŸçi olabilecektir. İşverenin, iÅŸçiye iÅŸe alımda belirttiÄŸi hususları duyan, bilen kiÅŸinin tanıklığı çok önemlidir. 

​

b.  Ä°ÅŸveren iÅŸçinin veya ailesi üyelerinden birinin ÅŸeref ve namusuna dokunacak ÅŸekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya iÅŸçiye cinsel tacizde bulunması (İş Kanunu m.24/II-b)

İşveren tarafından söylenen söz ya da davranışlar iÅŸçiye yahut iÅŸçinin aile bireylerinden birinin ÅŸerefine ve namusuna zarar verecek nitelikte ise ya da iÅŸveren sarkıntılık, cinsel tacizde bulunursa iÅŸçi iÅŸ akdini haklı nedenle feshedebilir. Bu konu içinde fesih de hak düÅŸürücü süreler mevcuttur. 

İlgili kanun maddesine dayanarak haklı neden fesih yapabilmek için bu davranışların Türk Ceza Kanunumuza göre eylem yahut sözlerin suç teÅŸkil etmesi zorunlu deÄŸildir. 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 14.01.2013 tarihli, 2010/39298 esas ve 2013/265 sayılı kararında :  

4857 sayılı İş Kanunu'nun 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (b) alt bendi gereÄŸince, iÅŸverenin iÅŸçiye veya aile üyelerinden birine hakaret etmesi, sövme fiilini iÅŸlemesi, sarkıntılıkta bulunması, iÅŸçiye iÅŸ sözleÅŸmesini haklı fesih imkânı verir. Åžeref ve namusa dokunacak söz ve davranışların, iÅŸveren veya iÅŸveren vekili tarafından gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olması hukukî sonucu deÄŸiÅŸtirmez. Bu eylemlerin Türk Ceza Kanunu'na göre suç teÅŸkil etmesi de ÅŸart deÄŸildir.

 

İşçinin ya da ailesi üyelerinden birinin ÅŸeref ve namusuna dokunacak söz, davranış veya eylemin, iÅŸverenin diÄŸer bir iÅŸçisi tarafından gerçekleÅŸtirilmiÅŸ olması, kural olarak iÅŸçiye iÅŸ sözleÅŸmesini haklı fesih imkânı vermez. Ancak, ÅŸeref ve namusa dokunan söz ve davranışlardan haberdar olan iÅŸverenin, eylemin tekrarlanmaması yönünde gerekli önlemleri alması, iÅŸçiyi gözetme borcunun gereÄŸi olarak zorunludur.

Somut olayda davacı, temerrüt ihtarında ve dava dilekçesinde, ÅŸirket ortağının oÄŸlu olan ......... tarafından kendisine hakaret edilmesi üzerine iÅŸ sözleÅŸmesini haklı nedenle feshettiÄŸini iddia ederek kıdem tazminatının ödetilmesini istemiÅŸtir.

Davalı taraf ise, temerrüt ihtarına verdiÄŸi cevapta tartışma olgusunu reddetmekle birlikte davaya cevap dilekçesinde tevilli olarak kabul etmiÅŸtir.

Bir kısım davalı tanıkları, davacı ile tartışan ......... isimli kiÅŸinin, iÅŸveren ÅŸirketin kurucu ortağının oÄŸlu olup, genel müdürün danışmanlığını yaptığını beyan etmiÅŸlerdir.

......... isimli kiÅŸinin iÅŸyerinde genel müdürün danışmanlığını yapması, ÅŸirket kurucusunun oÄŸlu olması ve iÅŸveren vekili gibi hareket etmesi, iÅŸyerinde insan kaynakları müdürü olarak çalışıp 4 yıl kıdemi olan bir kiÅŸinin hiçbir sebep yokken tazminatlarını alamayacak ÅŸekilde iÅŸini bırakmasının olaÄŸan yaÅŸam kurallarına aykırı olması birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde iÅŸ sözleÅŸmesinin davacı (karşı davalı) tarafından İş Kanunu'nun 24/II-b maddesi uyarınca haklı nedenle bildirimsiz olarak feshedildiÄŸi sonucuna varılarak davacının (karşı davalının) kıdem tazminatı isteÄŸinin kabulüne ve karşı davadaki ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı deÄŸerlendirme ile davacı(karşı davalı) iÅŸçi tarafından yapılan feshin haksız kabul edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiÅŸtir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin, 21.01.2020 tarihli, 2016/27899 esas ve 2020/821 sayılı kararında: 

​“Somut olayda, mahkemece iÅŸ sözleÅŸmesinin iÅŸverence haksız feshedildiÄŸi sonucuna varılmıştır. Ancak dosya kapsamına göre, iÅŸveren vekilinin davacıya küfür ve hakaret ettiÄŸi dosya kapsamı ile sabittir. Davacı 16/06/2013 tarihinde rapor aldığını ve rapor bitimi olan 20/06/2013 tarihinde iÅŸe baÅŸladığında, çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirilmek istendiÄŸini, böylece mobbing uygulandığını ve istifa zorlandığını ileri sürmüÅŸtür. Davacının 20/06/2013 tarihinden sonra iÅŸe devam etmediÄŸi taraflar arasında uyuÅŸmazlık konusu deÄŸildir. Davalı taraf iÅŸ sözleÅŸmesini 24/06/2013 tarihinde haklı sebeple feshettiÄŸini savunmuÅŸtur. Dosya kapsamına göre, davacı çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirildiÄŸine yönelik iddiasını ispat edememiÅŸ ise de, davacının amirinin hakaretine maruz kaldığı ve rapor bitim tarihi olan 20/06/2013 tarihinden sonra iÅŸe devam etmediÄŸi sabittir. Bu halde, iÅŸ sözleÅŸmesinin bu tarihte davacı tarafından eylemli olarak feshedildiÄŸi kabul edilmelidir. İşverenin, iÅŸçinin ÅŸeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi, sataÅŸmada bulunması veya gözdağı vermesi, iÅŸçiye iÅŸ sözleÅŸmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24/II- (b) ve (c) alt bentlerine göre haklı sebeple fesih hakkı verir.”

 

Yukarıda verilen Yargıtay kararlarında görüleceÄŸi üzere, iÅŸverenin yahut iÅŸveren vekilinin bu tip eylemleri neticesinde iÅŸçiye haklı nedenle fesih hakkı tanındığı ve kıdeme hak kazandığı hüküm altına alınmıştır. Fesih süreci iyi yönetilmeli ve 6 günlük fesih süresi kaçırılmaması gereklidir. 

 

Burada deÄŸinilmesi gereken bir diÄŸer konusu ise MOBBING meselesidir. Mobbing iÅŸçinin psikolojik tacize uÄŸraması demektir.

​

MOBBİNG (PSİKOLOJİK ŞİDDET-TACİZ)

​

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2013 tarihli, 2013/693 esas ve 2013/30811 sayılı Kararında: 

“Dava: Davacı manevi tazminat ve fazla çalışma alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiÅŸtir.

Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.

Hüküm süresi için de davacı avukatı tarafından temyiz edilmiÅŸ olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Y. B. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi gereÄŸi konuÅŸulup düÅŸünüldü:

Karar: Davacı vekili müvekkilinin 1994-17.12.2010 tarihleri arasında davalı iÅŸyerinde çalıştığını, iÅŸ sözleÅŸmesinin haksız olarak feshedildiÄŸini açılan iÅŸe iade davasının kabul edildiÄŸini temyiz aÅŸamasında olduÄŸunu, günlük 12-13 saat çalışmasına raÄŸmen fazla mesai alacaklarının ödenmediÄŸini, iÅŸyerinde mobbinge maruz kaldığını belirterek manevi tazminat ve fazla mesai alacağının ödetilmesine karar verilmesini talep etmiÅŸtir.

Davalı vekili, davacının ücretine fazla mesainin dahil olduÄŸunu, personelle sık sık tartıştığını, yazılı olarak iki defa uyarıldığını, çalıştığı ÅŸubede verimli olmaması nedeniyle ÅŸubesinin deÄŸiÅŸtirildiÄŸini ve bu nedenle iÅŸ sözleÅŸmesinin feshedildiÄŸini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiÅŸtir.

Mahkeme, dosyada bulunan davacı ve davalı tanık anlatımları ile mevcut diÄŸer delillerin birlikte deÄŸerlendirilmesinden davacıya sistematik ve sürekli psikolojik baskı uygulandığını gösterir kuvvetli deliller bulunmadığı, kiÅŸilik hakları veya saÄŸlığının sistematik ve ağır bir saldırıya uÄŸradığı yönünün kuÅŸkudan uzak delillerle yeterince ortaya konulmadığı kanaatiyle davanın reddine karar vermiÅŸtir.

Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiÅŸtir.

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aÅŸağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde deÄŸildir.

2- Davalı iÅŸyeri çalışanlarından Åž Ç Ü 'nün davacıya sinirli tavırlar gösterip elinde bulunan kâğıtları ve zarfı davacının masasına ve üzerine fırlattığı, bir süre sonra söz konusu belgeleri geri alıp sinirli tavırlar sergiledikten sonra tekrar masaya fırlattığı, davacının yere düÅŸen belgeleri topladığı, davacının bireysel pazarlama yetkilisi olarak çalıştığı sırada cari hesaplar yetkilisi olan G B Ç 'in davacının yerine görevlendirildiÄŸi, davacının bu görev deÄŸiÅŸikliÄŸi nedeniyle maÄŸdur olduÄŸu düÅŸüncesine kapıldığı ve hastalandığı, davacının bankacılık iÅŸlemleri konusunda kurallara uygun hareket etmek istediÄŸi, bu nedenle amirleri ile sorunlar yaÅŸadığı, uyarı, itham ve kırıcı üsluplarla baskılara maruz kaldığı, banka müdürü tarafından sorun çıkaran, uyumsuz, sevilmeyen ve kavgacı biri olarak suçlandığı, süreç içinde davacıya yönelik bu ve benzeri olumsuz davranışların tekrarlandığı, bir baÅŸka personelin yapması gereken iÅŸlerin sık sık davacıya verildiÄŸi, banka müdürü tarafından cumartesi günleri mesai yaptırıldığı, iÅŸyerinde düzenli bir çalışma ÅŸeklinin olmadığı, davacıyla aynı pozisyonda olan diÄŸer çalışanlara anahtar ve ÅŸifreler verildiÄŸi halde davacıya verilmediÄŸi, davacının stresli çalışma ortamında bulunmanın da etkisiyle sindirim sistemi rahatsızlığı çektiÄŸi, banka ÅŸubesinin yapılan iç denetimde düÅŸük performans gösterdiÄŸinin belirlendiÄŸi, davacının iÅŸyeri içindeki diÄŸer çalışanlardan soyutlandığı, son dört ay içinde yirmiÅŸer günlük saÄŸlık raporları aldığı, son bir yıl içinde peÅŸ peÅŸe disiplin soruÅŸturmaları geçirerek kendisinden savunmalar istendiÄŸi, ÅŸube içi elektronik posta ile yapılan yazışmalarda denilmek suretiyle hakarete maruz kaldığı, yapılan yazışmalarda nezaket sınırlarının aşıldığı, davacının yaÅŸamış olduÄŸu olumsuzlukları iÅŸyerindeki amirine ilettiÄŸi halde sorunlara çözüm getirilmediÄŸi ve kendisinde kusur bulunduÄŸu, yaÅŸanılan olumsuzluklar sonunda anksiyete bozukluÄŸu çektiÄŸi ve saÄŸlık sorunlarıyla uÄŸraÅŸtığı, bir yıllık maaÅŸ artışının yalnızca 1,96 olarak öngörüldüÄŸü; davacının iÅŸyerinde yaÅŸadıklarını baÅŸlığı altında kaleme aldığı, söz konusunun yazda tutarlılık, samimiyet ve iddia edilen hususlarla bir bütünlük görüldüÄŸü, bu hususların mobbing teÅŸkil ettiÄŸi tüm dosya içeriÄŸinden anlaşılmaktadır.

 

Mobbingin varlığı için kiÅŸilik haklarının ağır ÅŸekilde ihlaline gerek olmadığı, kiÅŸilik haklarına yönelik haksızlığın yeterli olduÄŸu, ayrıca mobbing iddialarında ÅŸüpheden uzak kesin deliller aranmayacağı; davacı iÅŸçinin, kendisine iÅŸyerinde mobbing uygulandığına dair kuÅŸku uyandıracak olguların ileri sürmesinin yeterli olduÄŸu, iÅŸyerinde mobbing gerçekleÅŸmediÄŸini ispat külfetinin davalıya düÅŸtüÄŸü; tanık beyanları, saÄŸlık raporları, bilirkiÅŸi raporu, kamera kayıtları ve diÄŸer tüm deliller deÄŸerlendirildiÄŸinde mobbing iddiasının yeterli delillerle ispat edildiÄŸi gözetilmeden yazılı ÅŸekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiÅŸtir.

 

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peÅŸin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.12.2013 gününde oyçokluÄŸuyla karar verildi.”

 

Yukarıda verilen Yargıtay Kararında görüldüÄŸü üzere mobbing ispat yükü ve oluÅŸmasındaki kriterler:

• KiÅŸilik haklarının ağır ÅŸekilde ihlaline gerek olmadığı, haksızlığın yeterli olduÄŸu

• Mobbing iddialarında ispat için ÅŸüpheden uzak kesin deliller aranmayacağı

• İspat yükünün İŞVERENE ait olduÄŸu 

Açıkça izah edilmiÅŸtir. 

 

Mobbingin oluşmasında gerekli unsurlar şu şekildedir:

1. İşyerinde olması gereklidir.

2. Sistemli bir şekilde yapılmalı

3. Süreklilik arz etmeli

4. Kasıtlı yapılmalı

5. Mağdurun kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar meydana gelmeli

6. Yıldırma amacı taşımalı

7. Mobbing gizli veya açık olabilir

8. İşverenler çalışana uygulayabileceÄŸi gibi, çalışanlar da iÅŸverene uygulayabilir yahut çalışanlar arasında da bu durum gerçekleÅŸebilir

 

Anayasa Mahkemesi’nin 08.09.2020 tarihli, 2015/7108 sayılı kararında:

 

“21. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/9/2013 tarihli ve E.2012/9-1925, K.2013/1407 sayılı kararında mobbing ÅŸu ÅŸekilde tanımlanmıştır:

"Türk Hukukunda psikolojik taciz (mobbing); iÅŸyerinde çalışanlara, diÄŸer çalışanlar veya iÅŸverenler tarafından sistematik biçimde uygulanan, tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit, ÅŸiddet, aÅŸağılama gibi davranışlar olarak ifade edilmiÅŸtir. Psikolojik tacizin en bariz örnekleri, kendim göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleÅŸtiri, çalışan iÅŸ ortamında yokmuÅŸ gibi davranmak, iletiÅŸimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoÅŸ olmayan imalar, nitelikli iÅŸ verilmemesi, anlamsız iÅŸler verilip sürekli yer deÄŸiÅŸtirilmesi, ağır iÅŸler verilmesi ve fiziksel ÅŸiddet tehdidi sayılabilir... 

GörüldüÄŸü üzere, bir eylemin psikolojik taciz olarak kabul edilebilmesi için, bir iÅŸçinin hedef alınarak gerçekleÅŸtirilmesi, belli bir süreye yayılması ve bu durumun sistematik bir hal alması gerekir. Belirtilen ÅŸartların gerçekleÅŸip gerçekleÅŸmediÄŸinin, her somut olayda ayrı ayrı deÄŸerlendirilmesi gerekir. Psikolojik tacizin nedenleri farklılık göstermesine karşın amaç, çoÄŸu kez iÅŸçinin iÅŸyerinden ayrılmasını saÄŸlamaktır."

22. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 27/12/2013 tarihli ve E.2013/693, K.2013/30811 sayılı kararında mobbinge yönelik ÅŸu ifadeye yer verilmiÅŸtir:

"...Mobbingin varlığı için kiÅŸilik haklarının ağır ÅŸekilde ihlaline gerek olmadığı, kiÅŸilik haklarına yönelik haksızlığın yeterli olduÄŸu..."

23. Danıştay İkinci Dairesinin 25/10/2017 tarihli ve E.2015/6046, K.2017/6537 sayılı kararında mobbing şu şekilde tanımlanmıştır:

"Mobbing; iÅŸyerlerinde bir veya birden fazla kiÅŸi tarafından diÄŸer kiÅŸi ya da kiÅŸilere yönelik gerçekleÅŸtirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya iÅŸten uzaklaÅŸtırmayı amaçlayan; maÄŸdur ya da maÄŸdurların kiÅŸilik deÄŸerlerim, mesleki durumlarına, sosyal iliÅŸkilerim veya saÄŸlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanmaktadır.

Mobbinge maruz kalan kiÅŸilerin, gördükleri zararın büyüklüÄŸü ve etkisiyle iÅŸlerini yapamaz duruma gelmeleri söz konusudur. Psikolojik tacizin (mobbing) en bariz örneklerine ise; kendini göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, aÅŸağılamak, sürekli eleÅŸtirmek, iÅŸ ortamında yokmuÅŸ gibi davranmak, iletiÅŸimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoÅŸ olmayan imalar, nitelikti iÅŸ verilmemesi, anlamsız iÅŸler verilip sürekti yer deÄŸiÅŸtirilmesi, ağır iÅŸler verilmesi ve her türlü kötü muamele, tehdit gibi durumlar gösterilmektedir."

 

Mobbingi oluÅŸturan eylemler detaylı bir ÅŸekilde izah edilmiÅŸtir. Tüm bu hususlar sonucunda bir iÅŸçi mobbinge uÄŸruyorsa ne yapması gerektiÄŸini açıklamak gereklidir.  

• Öncelikle iÅŸveren tarafından gönderilen sms, e mail yahut whatsapp konuÅŸmalarını silinmemelidir. Gerekir ise ekran görüntüleri alınması gereklidir. 

• İşyerinde herkesin ortasında yapılan eylemler hakkında çalışma arkadaÅŸlarınız tanık olarak gösterilebilir. 

• Mobbingden kaynaklı psikolojiniz bozuldu ise yahut bu nedenden kaynaklı baÅŸka bir hastalığa yakalanmış iseniz bu doktor ve hastane raporlarını saklamanız gereklidir. Zira mobbingden zarar gördüÄŸünüz ispatı olarak ileri sunulacaktır. 

Mobbing sistematik bir ÅŸekilde devamlılık arz etmesi nedeni ile burada 6 günlük fesih hakkından söz edilemez. Zira çalışana karşı yapılan eylemler devam etmesi nedeni ile 6 günlük süre baÄŸlı olmaksızın iÅŸçi iÅŸ akdini haklı nedenle feshedebilir. 

​

C. İşverenin Sataşması (İş Kanunu m.24/II-c)

​

SataÅŸma ile ÅŸeref ve namusuna dokunulacak sözlerden kaynaklı haklı nedenle fesih birbirine benzese de Yargıtay sataÅŸma için hakaret yahut küfür aramakta maddi bir fiille ise de yumruk yumruÄŸa bir kavga aramaktadır. 

Maddede sadece iÅŸçiye deÄŸil iÅŸçinin aile üyelerine karşı yapılan bu eylemlerde haklı nedenle feshi gerektireceÄŸi izah edilmiÅŸtir. 

Aynı zaman iÅŸçiyi ya da aile üyelerini yasaya aykırı davranışlara zorlaması da yine haklı nedenle feshi gerektirmektedir. ÖrneÄŸin yalancı tanıklık yapılması yahut vergi kaçırılması gibi. 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 13.05.2019 tarihli 2016/1606 esas ve 2019/10641 sayılı Kararında: 

​“Dosya içindeki delil durumu ve ceza dosyası içeriÄŸine göre davacının gece bekçisi olarak çalıştığı iÅŸyerinde ıhlamur aÄŸacının bir dalını kestiÄŸi iddiası ile davalı ÅŸirket ortağının oÄŸlu tarafından iÅŸ yerine çaÄŸrılarak kulağının çekildiÄŸi ve hakarete maruz kaldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece tanık anlatımlarına göre davacının iÅŸ yerinden kendisinin ayrıldığı gerekçesi ile tazminat isteklerinin reddine karar verilmiÅŸse de davacının maruz kaldığı fiili saldırı ve hakaret sebebiyle iÅŸ sözleÅŸmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II-c maddesi uyarınca haklı nedenle fesih ettiÄŸi kabul edilmelidir.”

 

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin, 2015/17367 esas ve 2017/21806 sayılı Kararında:

“Somut olayda; rot balans ustası olarak çalışan davacının iÅŸ sözleÅŸmesini davalı iÅŸveren tarafından hırsızlıkla suçlanması ve istifaya zorlanması üzerine 09.01.2014 tarihinde, İş Kanunu 24/II- c maddesi gereÄŸince haklı sebeple feshettiÄŸi anlaşılmaktadır. Feshe konu olay ile ilgili olarak davacı hakkında ... Batı 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/141 esas sayılı dava dosyası ile nitelikli hırsızlık suçundan kamu davası açılmış ve yargılama sonucunda davacının 1 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiÅŸtir. Dosya içeriÄŸinden, söz kararın henüz kesinleÅŸmediÄŸi görülmektedir. Buna göre, davacı hakkında ... Batı 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/141 esas 2016/131 karar sayılı dosyası ile verilen mahkumiyet kararının kesinleÅŸmesi beklenmeli, oluÅŸacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı ÅŸekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiÅŸtir.” 

​

D. İşçinin DiÄŸer İşçinin Cinsel Tacizine UÄŸraması (İş Kanunu m.24/II-d)

​

Bu durum iÅŸverenin iÅŸçiyi gözetme borcundan kaynaklıdır. İşveren iÅŸçisini gözetme borcu olması nedeni ile iÅŸçisini diÄŸer iÅŸçilere ve üçüncü kiÅŸilere karşı koruması gereklidir. Bu nedenle de iÅŸçisinin baÅŸka bir iÅŸçisinin cinsel tacizine uÄŸramasına engel olması gereklidir. 

Bu kanun maddesine dayanarak iÅŸ akdini haklı nedenle feshedebilmek için cinsel tacizin iÅŸyerinde olması gereklidir. Bu durum maÄŸdur iÅŸçi tarafından iÅŸverene bildirilmeli iÅŸveren de gerekli önlemi almalıdır. Cinsel tacizde bulunan iÅŸçinin iÅŸ akdini feshetmesi gereklidir. Åžayet iÅŸveren tarafından gerekli önlemler alınmaz ise maÄŸdur iÅŸçi iÅŸ akdi haklı nedenle derhal feshedebilir ve kıdeme hak kazanır. 

​

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 04.11.2010 tarihli, 2008/37500 esas ve 2010/31544 sayılı kararında: 

“4857 sayılı İş Kanunu 24/II-d bendine göre; iÅŸçinin diÄŸer bir iÅŸçi veya üçüncü bir kiÅŸi tarafından cinsel tacize uÄŸraması ve bu durumu iÅŸverene bildirmesine raÄŸmen gerekli tedbirlerin alınmaması iÅŸçi bakımından haklı fesih nedeni oluÅŸturacaktır.

İşverenin sorumluluÄŸunun tespitinde iÅŸveren adına yönetim hakkını kullanan kimselerin yani iÅŸveren vekillerinin fail niteliÄŸinde olduÄŸu cinsel taciz vak' alarında iÅŸverenin sorumluluÄŸu geniÅŸ biçimde tesis edilmelidir. Bu anlamda, İş Kanunu 2. maddesinde düzenlenen> iÅŸveren vekilinin bu sıfatla iÅŸçilere iÅŸlem ve yükümlülüklerinden doÄŸrudan iÅŸveren sorumludur> hükmünün iÅŸverenin sorumluluÄŸunun hukuki dayanağını oluÅŸturduÄŸu kabul edilmelidir.

Cinsel tacizin ispatlanması sorunun çözümü noktasında iÅŸin en zor yanıdır. Olay çoÄŸu zaman fail ve maÄŸdur arasında yaÅŸanan bir eylem niteliÄŸindedir. Dolayısıyla sadece maÄŸdur tarafından yaÅŸanan bir olayın inandırıcı biçimde ortaya konulması büyük bir güçlük arz etmektedir. Nitekim Dairemizin 19.2.1998 gün 21644-2236 esas ve karar sayılı içtihadında < sarkıntılık eylemleri çok zaman gizli yapıldığından nitelikleri itibariyle görgü tanıkları ile ispatı mümkün olmayan olaylardır> biçiminde ifade edilmiÅŸtir. Fransa'da Toulouse İstinaf Mahkemesi de bir kararında; < .cinsel taciz vakalarında diÄŸer kimselerin olayı görmeleri, görseler dahi tanıklık yapmayı kabul etmeleri istisnaidir> denilmiÅŸtir.

Somut olayımızda davacı iÅŸyerinde genel müdür asistanı olarak çalışmıştır.

Davacı, amiri tarafından cinsel iliÅŸki teklif edildiÄŸini, kabul edilmeyince performans notunun düÅŸürüldüÄŸünü, iÅŸyerinde olayın duyulması neticesinde bunalıma girerek çalışamaz hale gelmesi nedeniyle iÅŸ akdini sonlandırmak zorunda kaldığını iddia etmiÅŸtir.

Cinsel tacizin öncelikle iÅŸyeri dışında gerçekleÅŸtiÄŸinin ve iÅŸveren vekili konumundaki genel müdür tarafından yapıldığının iddia edilmesi karşısında gerçekliÄŸinin ve ispatının güçlüÄŸü ortadadır.

Davacının taciz olayını insan kaynaklarını bildirerek amiri konumundaki genel müdürden ÅŸikayetçi olarak gerekli tedbirlerin alınmasını istemesi, arkadaÅŸlarına olayın ayrıntılarını ve gizli yönlerini anlatması, yaÅŸamış olduÄŸu psikolojik bunalım ve depresyon teÅŸhisi nedeniyle alınan doktor raporları, olayın yaratmış olduÄŸu netice ile performans notunun düÅŸük gösterilmesi davacının iddialarının ciddi ve olayın gerçekliÄŸi konusunda kanaat oluÅŸturmaktadır.

Dosya içerisinde mevcut delilerin ve tanık anlatımlarının bütünlük içinde deÄŸerlendirilmesi neticesinde; davacının olayları yer ve zaman belirterek ayrıntılı biçimde anlatarak kendi iffetini herhangi bir sebep yokken ortaya koyması yaÅŸamın olaÄŸan akışına aykırıdır. Öte yandan özellikle iÅŸçinin iÅŸyerinde ve iÅŸyeri dışında amiri tarafından tacize uÄŸradığını belirtip ihtarname göndererek tüm detayları belirtmesi ve tacizde bulunanın amiri konumunda olan genel müdür olması karşısında taraflar arasındaki iÅŸ iliÅŸkisinin varlığı iÅŸverenin konumunu daha da ağırlaÅŸtırmaktadır. Davacının arkadaşı olan tanıklar davacı gibi iÅŸyerinde çalışırken tacize uÄŸrayıp performans notu düÅŸük gösterilen baÅŸka bir iÅŸçinin ismini de bildirmiÅŸlerdir. Taciz olayının etki ve sonuçları temadi etmekte olup davacının olayların vehameti neticesinde psikolojik bunalıma girmesi, daha evvel performansına iliÅŸkin olumsuz bir deÄŸerlendirme bulunmamasına raÄŸmen bu olaylardan sonra performans notunun düÅŸürülmesi, 21.7.2006 tarihinde iÅŸyerine ihtarname çekerek iÅŸverenden amiri hakkında soruÅŸturma baÅŸlatılarak gerekli tedbirlerin alınmasını istemesi ve akabinde 1.8.2006 tarihinde de iÅŸ akdini bu olaylar nedeniyle feshetmesi nedeniyle temadi eden ve sonuçları itibariyle bir nevi mobbinge dönüÅŸen eylemler karşısında 6 günlük hak düÅŸürücü sürenin geçtiÄŸinden de bahsedilemez. Akdin davacı kadın iÅŸçi tarafından feshi haklı olup kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken hatalı deÄŸerlendirme ve gerekçe ile reddi bozmayı gerektirmiÅŸtir.”

​

E. İŞÇİNİN ÜCRETİNİN ÖDENMEMESİ (İş Kanunu m.24/II-e)

İşveren tarafından iÅŸçinin ücreti hiç veya eksik ödenmesi halinde iÅŸçi iÅŸ akdini haklı nedenle derhal feshedebilir. Burada kast edilen yalnızca maaÅŸ deÄŸil ücret geniÅŸ anlamda bir alacak türüdür. Fazla mesai alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı, ikramiye, prim, yakacak yardımı gibi iÅŸçinin hakkettiÄŸi tüm alacakları kapsamaktadır. 

İşveren tarafından yalnızca hiç yahut eksik ödenmesi deÄŸil geç ödemesi de iÅŸçiye haklı nedenle fesih hakkı vermektedir. İş Kanunu madde 34 uyarınca:

​“Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen iÅŸçi, iÅŸ görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kiÅŸisel kararlarına dayanarak iÅŸ görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.

Bu iÅŸçilerin bu nedenle iÅŸ akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni iÅŸçi alınamaz, bu iÅŸler baÅŸkalarına yaptırılamaz.”

İşçinin ücreti ödeme gününden itibaren 20 gün içinde ödenmesi gereklidir. Bu süreyi aÅŸan her alacak kalemi için iÅŸçi haklı nedenle iÅŸ akdini feshedebilir. Ücretlere iÅŸleyecek faiz ise mevduata uygulanan en yüksek faizdir. Faiz baÅŸlangıcı için ise iÅŸveren temerrüde düÅŸürülmelidir. 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.10.2022 tarihli, 2021/880 esas ve 2022/1376 sayılı kararında :

“4857 sayılı İş Kanunu’nda haklı nedenle fesih tanımı yapılmamış, ancak iÅŸçi ve iÅŸveren açısından haklı nedenler ayrı ayrı sayılmıştır (m. 24, 25). İşçinin haklı nedenle iÅŸ sözleÅŸmesini derhâl feshini düzenleyen 24. maddede haklı nedenle fesih sebepleri saÄŸlık sebepleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hâller ve benzerleri ile zorlayıcı sebepler olmak üzere üç baÅŸlık altında düzenlenmiÅŸtir.

39. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinin II numaralı bendinin (e) alt bendinde iÅŸveren tarafından iÅŸçi ücretinin kanun hükümleri veya sözleÅŸme ÅŸartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesini haklı nedenle feshedebileceÄŸi hükme baÄŸlanmıştır.

40. GörüldüÄŸü üzere maddenin bu hükmü ile düzenlenen iÅŸçiye iÅŸ sözleÅŸmesini haklı nedenle derhâl fesih hakkı tanıyan hâllerden biri de iÅŸçinin ücretinin kanun hükümleri veya sözleÅŸme ÅŸartlarına uygun olarak hesap edilmemesi veya ödenmemesidir.

41. İşçi sadece temel ücretinin deÄŸil geniÅŸ anlamda ücretinin, diÄŸer deyiÅŸle her türlü ücret eklerinin (örneÄŸin ikramiye, prim, yakacak yardımı, yiyecek yardımı vb.) ödenmemesi nedeniyle de bu hakkını kullanabilir.

42. İşverence sadece ücretin ödenmemesi veya eksik ödenmesi deÄŸil, geç ödenmesi de derhâl fesih hakkının doÄŸumuna yol açabilir (Süzek, Sarper: İş Hukuku, YenilenmiÅŸ 19. Baskı, İstanbul 2020, s. 712).”

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 24.02.2022 tarihli, 2020/234 esas ve 2022/199 sayılı kararında: 

“32. Davacı iÅŸçi duruÅŸmadaki beyanında, dilekçedeki imzanın kendisine ait olduÄŸunu, o dönemde yoÄŸun bir tempoda çalıştıklarını, bayram tatillerinin ve yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, bu durumu kaldırmayacağını ifade etmesine raÄŸmen deÄŸiÅŸiklik yapılmadığını, fazla çalışma ücretlerinin ödenmediÄŸini, davalı iÅŸverenin isteÄŸi üzerine dilekçeyi imzaladığını ifade etmiÅŸtir.

33. Mahkemece davacının fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacakları hüküm altına alınmış, Özel Daire tarafından da davalının sair temyiz itirazlarının reddedilmesi ile davacının ödenmeyen fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduÄŸu hususu kesinleÅŸmiÅŸtir.

34. Davacı iÅŸçi 21.05.2012 tarihli ihtarnamede ve dava dilekçesinde iÅŸ sözleÅŸmesini ücret alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı nedenle feshettiÄŸini açıklamış; davalı iÅŸveren ise iÅŸ sözleÅŸmesinin 30.04.2012 tarihli dilekçe ile davacı iÅŸçi tarafından feshedildiÄŸini ancak haklı bir nedeninin bulunmadığını gerek cevap dilekçesinde gerekse davacıya gönderdiÄŸi 18.05.2012 ve 25.05.2012 tarihli ihtarnamelerde belirtmiÅŸtir.

35. Somut olayda, davacı iÅŸçi 30.04.2012 tarihli dilekçesini ibraz ettikten sonra bir süre daha davalı iÅŸyerinde çalışmaya devam etmiÅŸ ise de, davacının haklı nedenle fesih sebebi olarak gösterdiÄŸi ücret alacaklarının ödenmemesi hâlinin bu süre içerisinde de temadi ettiÄŸi anlaşılmaktadır.

36. Açıklanan maddi ve hukukî olgulara göre, davacı iÅŸçinin ödenmeyen fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduÄŸu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinin II numaralı bendinin (e) alt bendine göre haklı nedene dayanarak iÅŸ sözleÅŸmesini feshettiÄŸi ve bu itibarla kıdem tazminatına hak kazandığı açıktır. İş sözleÅŸmesini haklı nedenle fesheden iÅŸçinin fesih sonrasında baÅŸka bir iÅŸverene ait iÅŸyerinde çalışmaya baÅŸlamasının feshe dair hukukî sonuca herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.”

D. İşçinin DiÄŸer İşçinin Cinsel Tacizine UÄŸraması (İş Kanunu m.24/II-d)

Bu durum iÅŸverenin iÅŸçiyi gözetme borcundan kaynaklıdır. İşveren iÅŸçisini gözetme borcu olması nedeni ile iÅŸçisini diÄŸer iÅŸçilere ve üçüncü kiÅŸilere karşı koruması gereklidir. Bu nedenle de iÅŸçisinin baÅŸka bir iÅŸçisinin cinsel tacizine uÄŸramasına engel olması gereklidir. 

Bu kanun maddesine dayanarak iÅŸ akdini haklı nedenle feshedebilmek için cinsel tacizin iÅŸyerinde olması gereklidir. Bu durum maÄŸdur iÅŸçi tarafından iÅŸverene bildirilmeli iÅŸveren de gerekli önlemi almalıdır. Cinsel tacizde bulunan iÅŸçinin iÅŸ akdini feshetmesi gereklidir. Åžayet iÅŸveren tarafından gerekli önlemler alınmaz ise maÄŸdur iÅŸçi iÅŸ akdi haklı nedenle derhal feshedebilir ve kıdeme hak kazanır. 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 04.11.2010 tarihli, 2008/37500 esas ve 2010/31544 sayılı kararında: 

4857 sayılı İş Kanunu 24/II-d bendine göre; iÅŸçinin diÄŸer bir iÅŸçi veya üçüncü bir kiÅŸi tarafından cinsel tacize uÄŸraması ve bu durumu iÅŸverene bildirmesine raÄŸmen gerekli tedbirlerin alınmaması iÅŸçi bakımından haklı fesih nedeni oluÅŸturacaktır.

İşverenin sorumluluÄŸunun tespitinde iÅŸveren adına yönetim hakkını kullanan kimselerin yani iÅŸveren vekillerinin fail niteliÄŸinde olduÄŸu cinsel taciz vak' alarında iÅŸverenin sorumluluÄŸu geniÅŸ biçimde tesis edilmelidir. Bu anlamda, İş Kanunu 2. maddesinde düzenlenen> iÅŸveren vekilinin bu sıfatla iÅŸçilere iÅŸlem ve yükümlülüklerinden doÄŸrudan iÅŸveren sorumludur> hükmünün iÅŸverenin sorumluluÄŸunun hukuki dayanağını oluÅŸturduÄŸu kabul edilmelidir.

Cinsel tacizin ispatlanması sorunun çözümü noktasında iÅŸin en zor yanıdır. Olay çoÄŸu zaman fail ve maÄŸdur arasında yaÅŸanan bir eylem niteliÄŸindedir. Dolayısıyla sadece maÄŸdur tarafından yaÅŸanan bir olayın inandırıcı biçimde ortaya konulması büyük bir güçlük arz etmektedir. Nitekim Dairemizin 19.2.1998 gün 21644-2236 esas ve karar sayılı içtihadında < sarkıntılık eylemleri çok zaman gizli yapıldığından nitelikleri itibariyle görgü tanıkları ile ispatı mümkün olmayan olaylardır> biçiminde ifade edilmiÅŸtir. Fransa'da Toulouse İstinaf Mahkemesi de bir kararında; < .cinsel taciz vakalarında diÄŸer kimselerin olayı görmeleri, görseler dahi tanıklık yapmayı kabul etmeleri istisnaidir> denilmiÅŸtir.

Somut olayımızda davacı iÅŸyerinde genel müdür asistanı olarak çalışmıştır.

Davacı, amiri tarafından cinsel iliÅŸki teklif edildiÄŸini, kabul edilmeyince performans notunun düÅŸürüldüÄŸünü, iÅŸyerinde olayın duyulması neticesinde bunalıma girerek çalışamaz hale gelmesi nedeniyle iÅŸ akdini sonlandırmak zorunda kaldığını iddia etmiÅŸtir.

Cinsel tacizin öncelikle iÅŸyeri dışında gerçekleÅŸtiÄŸinin ve iÅŸveren vekili konumundaki genel müdür tarafından yapıldığının iddia edilmesi karşısında gerçekliÄŸinin ve ispatının güçlüÄŸü ortadadır.

Davacının taciz olayını insan kaynaklarını bildirerek amiri konumundaki genel müdürden ÅŸikayetçi olarak gerekli tedbirlerin alınmasını istemesi, arkadaÅŸlarına olayın ayrıntılarını ve gizli yönlerini anlatması, yaÅŸamış olduÄŸu psikolojik bunalım ve depresyon teÅŸhisi nedeniyle alınan doktor raporları, olayın yaratmış olduÄŸu netice ile performans notunun düÅŸük gösterilmesi davacının iddialarının ciddi ve olayın gerçekliÄŸi konusunda kanaat oluÅŸturmaktadır.

Dosya içerisinde mevcut delilerin ve tanık anlatımlarının bütünlük içinde deÄŸerlendirilmesi neticesinde; davacının olayları yer ve zaman belirterek ayrıntılı biçimde anlatarak kendi iffetini herhangi bir sebep yokken ortaya koyması yaÅŸamın olaÄŸan akışına aykırıdır. Öte yandan özellikle iÅŸçinin iÅŸyerinde ve iÅŸyeri dışında amiri tarafından tacize uÄŸradığını belirtip ihtarname göndererek tüm detayları belirtmesi ve tacizde bulunanın amiri konumunda olan genel müdür olması karşısında taraflar arasındaki iÅŸ iliÅŸkisinin varlığı iÅŸverenin konumunu daha da ağırlaÅŸtırmaktadır. Davacının arkadaşı olan tanıklar davacı gibi iÅŸyerinde çalışırken tacize uÄŸrayıp performans notu düÅŸük gösterilen baÅŸka bir iÅŸçinin ismini de bildirmiÅŸlerdir. Taciz olayının etki ve sonuçları temadi etmekte olup davacının olayların vehameti neticesinde psikolojik bunalıma girmesi, daha evvel performansına iliÅŸkin olumsuz bir deÄŸerlendirme bulunmamasına raÄŸmen bu olaylardan sonra performans notunun düÅŸürülmesi, 21.7.2006 tarihinde iÅŸyerine ihtarname çekerek iÅŸverenden amiri hakkında soruÅŸturma baÅŸlatılarak gerekli tedbirlerin alınmasını istemesi ve akabinde 1.8.2006 tarihinde de iÅŸ akdini bu olaylar nedeniyle feshetmesi nedeniyle temadi eden ve sonuçları itibariyle bir nevi mobbinge dönüÅŸen eylemler karşısında 6 günlük hak düÅŸürücü sürenin geçtiÄŸinden de bahsedilemez. Akdin davacı kadın iÅŸçi tarafından feshi haklı olup kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekirken hatalı deÄŸerlendirme ve gerekçe ile reddi bozmayı gerektirmiÅŸtir.”

E. İŞÇİNİN ÜCRETİNİN ÖDENMEMESİ (İş Kanunu m.24/II-e)

İşveren tarafından iÅŸçinin ücreti hiç veya eksik ödenmesi halinde iÅŸçi iÅŸ akdini haklı nedenle derhal feshedebilir. Burada kast edilen yalnızca maaÅŸ deÄŸil ücret geniÅŸ anlamda bir alacak türüdür. Fazla mesai alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı, ikramiye, prim, yakacak yardımı gibi iÅŸçinin hakkettiÄŸi tüm alacakları kapsamaktadır. 

İşveren tarafından yalnızca hiç yahut eksik ödenmesi deÄŸil geç ödemesi de iÅŸçiye haklı nedenle fesih hakkı vermektedir. Ä°ÅŸ Kanunu madde 34 uyarınca:

​“Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen iÅŸçi, iÅŸ görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kiÅŸisel kararlarına dayanarak iÅŸ görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.

Bu iÅŸçilerin bu nedenle iÅŸ akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni iÅŸçi alınamaz, bu iÅŸler baÅŸkalarına yaptırılamaz.”

İşçinin ücreti ödeme gününden itibaren 20 gün içinde ödenmesi gereklidir. Bu süreyi aÅŸan her alacak kalemi için iÅŸçi haklı nedenle iÅŸ akdini feshedebilir. Ücretlere iÅŸleyecek faiz ise mevduata uygulanan en yüksek faizdir. Faiz baÅŸlangıcı için ise iÅŸveren temerrüde düÅŸürülmelidir. 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.10.2022 tarihli, 2021/880 esas ve 2022/1376 sayılı kararında :

4857 sayılı İş Kanunu’nda haklı nedenle fesih tanımı yapılmamış, ancak iÅŸçi ve iÅŸveren açısından haklı nedenler ayrı ayrı sayılmıştır (m. 24, 25). İşçinin haklı nedenle iÅŸ sözleÅŸmesini derhâl feshini düzenleyen 24. maddede haklı nedenle fesih sebepleri saÄŸlık sebepleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hâller ve benzerleri ile zorlayıcı sebepler olmak üzere üç baÅŸlık altında düzenlenmiÅŸtir.

39. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinin II numaralı bendinin (e) alt bendinde iÅŸveren tarafından iÅŸçi ücretinin kanun hükümleri veya sözleÅŸme ÅŸartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse iÅŸçinin iÅŸ sözleÅŸmesini haklı nedenle feshedebileceÄŸi hükme baÄŸlanmıştır.

40. GörüldüÄŸü üzere maddenin bu hükmü ile düzenlenen iÅŸçiye iÅŸ sözleÅŸmesini haklı nedenle derhâl fesih hakkı tanıyan hâllerden biri de iÅŸçinin ücretinin kanun hükümleri veya sözleÅŸme ÅŸartlarına uygun olarak hesap edilmemesi veya ödenmemesidir.

41. İşçi sadece temel ücretinin deÄŸil geniÅŸ anlamda ücretinin, diÄŸer deyiÅŸle her türlü ücret eklerinin (örneÄŸin ikramiye, prim, yakacak yardımı, yiyecek yardımı vb.) ödenmemesi nedeniyle de bu hakkını kullanabilir.

42. İşverence sadece ücretin ödenmemesi veya eksik ödenmesi deÄŸil, geç ödenmesi de derhâl fesih hakkının doÄŸumuna yol açabilir (Süzek, Sarper: İş Hukuku, YenilenmiÅŸ 19. Baskı, İstanbul 2020, s. 712).”

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 24.02.2022 tarihli, 2020/234 esas ve 2022/199 sayılı kararında: 

32. Davacı iÅŸçi duruÅŸmadaki beyanında, dilekçedeki imzanın kendisine ait olduÄŸunu, o dönemde yoÄŸun bir tempoda çalıştıklarını, bayram tatillerinin ve yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, bu durumu kaldırmayacağını ifade etmesine raÄŸmen deÄŸiÅŸiklik yapılmadığını, fazla çalışma ücretlerinin ödenmediÄŸini, davalı iÅŸverenin isteÄŸi üzerine dilekçeyi imzaladığını ifade etmiÅŸtir.

33. Mahkemece davacının fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacakları hüküm altına alınmış, Özel Daire tarafından da davalının sair temyiz itirazlarının reddedilmesi ile davacının ödenmeyen fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduÄŸu hususu kesinleÅŸmiÅŸtir.

34. Davacı iÅŸçi 21.05.2012 tarihli ihtarnamede ve dava dilekçesinde iÅŸ sözleÅŸmesini ücret alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı nedenle feshettiÄŸini açıklamış; davalı iÅŸveren ise iÅŸ sözleÅŸmesinin 30.04.2012 tarihli dilekçe ile davacı iÅŸçi tarafından feshedildiÄŸini ancak haklı bir nedeninin bulunmadığını gerek cevap dilekçesinde gerekse davacıya gönderdiÄŸi 18.05.2012 ve 25.05.2012 tarihli ihtarnamelerde belirtmiÅŸtir.

35. Somut olayda, davacı iÅŸçi 30.04.2012 tarihli dilekçesini ibraz ettikten sonra bir süre daha davalı iÅŸyerinde çalışmaya devam etmiÅŸ ise de, davacının haklı nedenle fesih sebebi olarak gösterdiÄŸi ücret alacaklarının ödenmemesi hâlinin bu süre içerisinde de temadi ettiÄŸi anlaşılmaktadır.

36. Açıklanan maddi ve hukukî olgulara göre, davacı iÅŸçinin ödenmeyen fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının bulunduÄŸu gerekçesiyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinin II numaralı bendinin (e) alt bendine göre haklı nedene dayanarak iÅŸ sözleÅŸmesini feshettiÄŸi ve bu itibarla kıdem tazminatına hak kazandığı açıktır. İş sözleÅŸmesini haklı nedenle fesheden iÅŸçinin fesih sonrasında baÅŸka bir iÅŸverene ait iÅŸyerinde çalışmaya baÅŸlamasının feshe dair hukukî sonuca herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.”

 

F1. ÜCRETİN PARÇA BAÅžINA VEYA İŞ TUTARI ÜZERİNDEN ÖDEMESİ KARARLAÅžTIRILIP DA İŞVEREN TARAFINDAN İŞÇİYE YAPABİLECEĞİ SAYI VE TUTARDAN AZ İŞ VERİLDİĞİ HALLERDE, ARADAKİ ÜCRET FARKI ZAMAN ESASINA GÖRE ÖDENMEMESİ -Akort Ücret- (İş Kanunu m.24/II-f)

Burada bahsedilen akort ücrettir. Akort ücretten kasıt yapılan iÅŸin sonucuna göre hesaplanan ücrettir. Parça başı iÅŸ de denilebilir. İş kanunundaki bu madde Türk Borçlar Kanunumuzun m.411/1 fıkrası ile baÄŸlantılıdır. 

TBK m.411/1:

“İşçi, sözleÅŸme gereÄŸince yalnız bir iÅŸveren için sadece parça başına veya götürü iÅŸ yapmayı üstlenmiÅŸse iÅŸveren, ona yeterli iÅŸ vermekle yükümlüdür.”

İşveren tarafından kanundan kaynaklı bu yükümlülük yerine getirilmez ise yani iÅŸçiye yapabileceÄŸinden daha az iÅŸ verildiÄŸi takdirde iÅŸçiye ücret farkı zaman esasına göre ödenmelidir. Aksi durumda iÅŸ akdi iÅŸçi tarafından haklı nedenle feshedilebilir. Zaman esasından kasıt ise akort ücretin bir saatinin hesaplanmasındaki esastan hareketle bulunacak saat ücretinin, iÅŸ verilmeyen saat sayısı ile çarpılması sonunda bulunan ücrettir. (Prof. Dr. Sarper Süzek, İş Hukuku, Syf. 737-738)

​

F2. ÇALIÅžMA KOÅžULLARININ UYGULANMAMASI(İş Kanunu m.24/II-f)

 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 05.11.2020 tarihli, 2017/18323 esas ve 2020/14898 sayılı kararında 

“İşverence çalışma koÅŸullarının uygulanmaması ve ücretin ödenmemesi sebebine dayalı olarak iÅŸ sözleÅŸmesinin iÅŸçi tarafından haklı olarak feshedilip feshedilmediÄŸi hususu taraflar arasında uyuÅŸmazlık konusudur.

4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinin 2. bendinde iÅŸçinin haklı fesih halleri düzenlenirken (f) bendinde son cümle olarak, “yahut çalışma ÅŸartları uygulanmazsa” ÅŸeklinde ifadeye yer verilerek çalışma koÅŸullarının uygulanmaması, iÅŸçinin haklı fesih sebepleri arasında yerini almıştır.

Anayasa, yasa, tüzük ve yönetmelikler, bireysel ya da toplu iÅŸ sözleÅŸmeleri, iÅŸyeri personel yönetmeliÄŸi ve benzeri kaynaklarla, iÅŸyeri uygulamalarının çalışma yaÅŸamına etkileri sonucu her bir iÅŸ iliÅŸkisinde çalışma koÅŸulları meydana gelir. Çalışma koÅŸullarını belirleyen kaynaklarda bu koÅŸullar bazen emredici olarak düzenlenmiÅŸ olup, iÅŸçi aleyhine olarak deÄŸiÅŸikliÄŸe gidilmesi iÅŸçinin rızası ile dahi mümkün deÄŸildir. DiÄŸer hallerde çalışma koÅŸullarında deÄŸiÅŸiklik yapılması 4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinde özel biçimde ele alınmıştır. Anılan hükme göre, iÅŸçi aleyhine yapılması düÅŸünülen deÄŸiÅŸikliÄŸin iÅŸçiye yazılı olarak bildirilmesi ve 6 iÅŸ günü içinde iÅŸçinin yazılı kabulü ile uygulamaya konulması gerekir. Aksi halde deÄŸiÅŸiklik iÅŸçiyi baÄŸlamaz.

4857 Sayılı Kanun’un 24/II-e bendi gereÄŸince iÅŸçinin ücretinin kanun veya sözleÅŸme hükümlerine göre ödenmemesi iÅŸçiye haklı fesih imkanı imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiÅŸ olması bu konuda önemsizdir. Maddede sözü edilen ücret, geniÅŸ anlamda ücret olarak deÄŸerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi de iÅŸçiye haklı fesih imkanı verir .

Somut olayda; davacı tarafından, iÅŸyerinde yaptırılan fazla çalışmanın iÅŸçi saÄŸlığı ve güvenliÄŸine aykırı olduÄŸu, 2015 yılında fazla çalışma muvafakatnamesini imzalamayınca baskıya maruz kaldığı, 6 ayda bir ödenen primin ödenmediÄŸi, tüm çalışanlara %10 zam yapılırken kendisine %6 zam yapıldığı ve bu sebeplerle iÅŸ sözleÅŸmesinin haklı olarak feshedildiÄŸi ileri sürülmüÅŸ; davalı tarafından ise davacının hiçbir haklı sebebi yokken iÅŸ sözleÅŸmesini feshettiÄŸi ve iddialarını ispatlayamadığı savunulmuÅŸtur. Mahkemece, davacıya 2015 yılında %12,5 zam yapıldığı, prim ödemesine dair dosyada delil bulunmadığı, davacının yaptığı fazla çalışmaların karşılığının bordroda tahakkuk ettirilerek ödendiÄŸi ve iÅŸ sözleÅŸmesini haklı sebeple feshettiÄŸini ispatlayamadığı gerekçesiyle kıdem tazminatının reddine karar verilmiÅŸ ise de bu kabul dosya içeriÄŸine uygun düÅŸmemiÅŸtir. Dosyaya sunulan ücret bordrolarının incelenmesinde, her yıl ocak ve temmuz aylarında ikramiye adı altında tahakkuklar bulunduÄŸu, ancak ocak 2015 bordrosunda davacıya ikramiye tahakkuk ettirilmediÄŸi anlaşılmaktadır. Taraf tanıkları da yılda iki kez prim ödemesi bulunduÄŸunu doÄŸrulamışlardır. Her ne kadar Mahkemece 2015 yılında davacıya %12,5 zam yapıldığı belirtilmiÅŸse de, dosyada bulunan aralık 2014 ve ocak 2015 bordrolarına göre saat ücreti üzerinden yapılan karşılaÅŸtırmada davacıya herhangi bir zam yapılmadığı anlaşılmaktadır. Dosyaya ibraz edilen, davacı, ... ve ... isimli iÅŸçiler ile iÅŸveren vekili arasındaki konuÅŸmaları içeren CD içeriÄŸinden de, fazla çalışma yapmak istemeyen ve bu sebeple fazla çalışma muvafakatnamesini imzalamamış olan bu üç iÅŸçiye karşı iÅŸverenin tavrının deÄŸiÅŸtiÄŸi sonucuna ulaşılmaktadır. Kaldı ki, bu üç iÅŸçiden biri olan ...’ün benzer gerekçelerle açtığı iÅŸçilik alacaklarına iliÅŸkin davada Mahkemece iÅŸçinin haklı feshi kabul edilerek kıdem tazminatı kabul edilmiÅŸ ve karar, davalının temyizi üzerine Dairemizin 2017/17983 esas, 2020/13540 karar sayılı ve 27.10.2020 tarihli ilamı ile onanmıştır. Dosyadaki tüm deliller ve emsal dosya birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde, iÅŸ sözleÅŸmesinin iÅŸçi tarafından 4857 Sayılı Kanun’un 25/II-e ve f bentleri gereÄŸince haklı sebeple feshedildiÄŸi anlaşılmakla, kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiÅŸtir.”

 

Kararında bahsedildiÄŸi üzere, çalışma koÅŸullarına uyulmaması durumları iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi mevzuatına uygun olmayan ÅŸartlarda iÅŸçi çalıştırılması, sigortasız çalıştırma yahut primleri ödenmemesi veya iÅŸçinin SGK’da primlerinin düÅŸük gösterilmesi gibi durumlardır. 

İlgili madde metninde çalışma koÅŸullarına uyulmamasından bahsetmiÅŸ olmasına karşın yerleÅŸik içtihata göre çalışma koÅŸullarında esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸi de çalışma koÅŸullarına uyulmaması adı altında deÄŸerlendirerek esaslı deÄŸiÅŸiklik halinde iÅŸçiye bu konu hakkında da haklı nedenle fesih hakkı tanınmıştır. 

 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 09.11.2020 tarihli, 2017/18443 esas ve 2020/15350 sayılı kararında: 

“Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkiÅŸi raporuna göre, taraflar arasında davacının iÅŸ akdinin feshi tarihi ve fesih ÅŸekli hususunda kısmi uyuÅŸmazlık bulunmakta olup; davacı yanca iÅŸ akdinin 26.08.2011 tarihinde fazla mesai ücretinin ödenmemesi ve geçici olarak görevlendirildiÄŸi giÅŸede 1 yıl kadar çalışması nedeniyle haklı nedenle feshedildiÄŸi, davalı yanca ise 08.08.2011 tarihinde davacı yanca istifa suretiyle iÅŸ akdinin sona erdirildiÄŸinin savunulduÄŸu, dosyaya sunulan 08.08.2011 tarihli davalı iÅŸverene hitaben yazılan dilekçe ile davacının "tüm alacak haklarım saklı kalmak üzere 08.08.2011 tarihi itibarıyla tamamen kendi isteÄŸim ile istifa ederek ayrılıyorum" ÅŸeklinde iÅŸyerinden ayrıldığı, davacı asil söz konusu dilekçe yönünden isticvap edilmiÅŸ olup, imzamın kendisine ait olduÄŸunu, dilekçeyi kendisinin yazdığını, görev yeri deÄŸiÅŸikliÄŸi nedeniyle kendisinin yazdığını, ihbar süresini çalışarak iÅŸten ayrıldığını beyan ettiÄŸi, dosya içerisinde bulunan iÅŸten ayrılış bildirgesine göre de iÅŸveren tarafından davacının 26.08.2011 tarihinde 03 (istifa) kodu ile iÅŸten ayrıldığı kuruma bildirildiÄŸi, dinlenen davacı tanıkları, davacının ticari pazarlama bölümünde çalıştığını, giÅŸeden ayrılan personelin yerine geçici olarak bir ay bakmak için görevlendirildiÄŸini, ancak uzun süre burada çalışmak zorunda kaldığını, yeni görevlendirildiÄŸi bölümün çalışma ÅŸartlarının önceki görevine göre daha uzun ve zor olduÄŸunu, geçici görevlendirildiÄŸi yerin prestij ve kariyer açısından daha düÅŸük olduÄŸunu, mesai ücretlerinin tam ödenmediÄŸini beyan ettiÄŸi, davacı yanca fazla mesai ödenmemesi de ayrıca fesih yönünden haklı neden olarak ileri sürülmüÅŸ ise de; aÅŸağıda belirtildiÄŸi üzere ödenmeyen fazla mesai alacağı bulunmadığından bu fesih nedeni olarak deÄŸerlendirilmediÄŸi, dosya kapsamına göre iÅŸverenin, davacı iÅŸçiyi ticari pazarlama bölümünden alarak giÅŸe bölümünde görevlendirilmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi kapsamında esaslı deÄŸiÅŸiklik niteliÄŸinde olup, davacının bu deÄŸiÅŸikliÄŸi 6 iÅŸgünü içerisinde yazılı olarak kabul etmemesi halinde davacıyı baÄŸlamayacağı açıktır. Çalışma koÅŸullarının deÄŸiÅŸtirilmesi haklı fesih nedeni olarak düzenlenmemiÅŸ ise de aynı zamanda çalışma koÅŸullarının uygulanmaması anlamına geldiÄŸinden, aynı yasanın 24/11-f bendinde belirtilen hal, iÅŸçinin haklı fesih nedenleri arasında sayıldığı, bu nedenle iÅŸ akdinin davacı tarafından haklı neden ile sona erdirildiÄŸi sonucuna ulaşıldığı, bu durumda davacının ihbar tazminatı talep hakkı doÄŸmasa da kıdem tazminatına hak kazandığı, davalı yanca dosyaya sunulan belgelere göre, davacıya 26.08.2010 tarihinden itibaren tüm hesap dönemi yönünden fazla mesai ücreti tahakkuk ettirilerek maaÅŸ hesabına ödendiÄŸi ispatlandığı, dosyaya sunulan bordrolarda herhangi bir ihtirazi kaydın bulunmakta olup, davacı yanca da dosyaya herhangi bir yazılı delil sunulmadığı, davalı iÅŸveren tarafından dosyaya sunulan yazılı kayıtların aksini kanıtlar mahiyette eÅŸdeÄŸer nitelikte delil bulunmadığı anlaşıldığından, davacının ispat külfetini yerine getiremediÄŸi, bu nedenle de fazla mesai alacağına yönelik davanın reddine karar verildiÄŸi, davacı vekilinin Mahkememize açmış olduÄŸu davasını, dava dilekçesinde HMK 107. madde kapsamında belirsiz alacak davası olarak nitelendirdiÄŸi anlaşılmış olup; bu konudaki mevcut Yargıtay kararlarında da belirtildiÄŸi üzere alacak miktarının belirlenmesinin yargılama sırasında baÅŸka bir olgunun tespit edilmesine baÄŸlı olması durumunda alacağın belirsiz olduÄŸunun kabul edilmesi gerektiÄŸi, iÅŸçilik alacaklarının ve tazminatlarının hak kazanma ve hesap yöntemi yönünden pek çok etkene baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸkenlik gösterdiÄŸi, İş hukukundaki iÅŸveren tarafının baskın konumu nedeniyle özellikle aylık ücretin belirlenmesi konusundaki mevcut zorluklar ve giydirilmiÅŸ ücretin tespitinin taraflar arasında ihtilaflı olması, iÅŸçinin iÅŸe giriÅŸ çıkış tarihi, fazla mesai, yıllık izin ve genel tatil ücreti gibi alacak kalemlerinin hesaplanmasında ülkemize has güçlükler de dikkate alındığında; davamıza konu alacak kalemlerinin belirsiz olarak kabul edilmesi gerektiÄŸi, davacının talep ettiÄŸi iÅŸçilik alacakları hakkındaki 14/10/2015 tarihli bilirkiÅŸi raporunun usul ve yasaya uygun bulunduÄŸu gerekçesi ile kıdem tazminatı talebinin kabulüne, fazla mesai ücreti talebinin reddine karar verilmiÅŸtir.”

 

Çalışma koÅŸullarındaki esaslı deÄŸiÅŸikliÄŸinde İş Kanunu m.24/II-f maddesi kapsamına girdiÄŸi ve iÅŸçiye haklı nedenle fesih hakkı verdiÄŸi açıkça izah edilmiÅŸtir. 

 

C. ZORLAYICI NEDENLER İLE İŞÇİNİN HAKLI NEDENLE İŞ AKDİNİ DERHAL FESHİ (İş Kanunu m.24/III)

İşçinin çalıştığı iÅŸyerinde 1 haftadan fazla süre ile iÅŸin durmasına gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkması halinde 1 haftadan sonra iÅŸçi haklı nedenle iÅŸ akdini feshedebilir. 1 hafta boyunca iÅŸ akdi askıda kalır  ve iÅŸveren tarafından iÅŸçiye yarım ücret ödenir. 1 haftadan sonra iÅŸverenin ücret ödeme yükümlülüÄŸü kalkar. İşçi zorlayıcı sebep devam ettikçe iÅŸ akdini feshetme hakkı vardır. 

Zorlayıcı sebepler öngörülemeyen, kaçınılması mümkün olmayan, kusurdan uzak ve dıştan gelen bir nedenden kaynaklanmaktadır. Deprem, sel yangın ve diÄŸer doÄŸal afetler olabileceÄŸi gibi hükümetin iÅŸyerine el koyması, belediyenin yol çalışması yapması ya da ham maddenin temin edilememesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. 

 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 07.07.1978 tarihli, 1978/1778 esas ve 1978/1905 sayılı kararında: 

“İşyerinde iÅŸ, hammadde yokluÄŸuna dayanan zorunlu nedenle bir haftadan fazla süre ile durdurulmuÅŸtur. Bu durumda, İş Yasasının 16/III. maddesi uyarınca davacı iÅŸçi için ihbarsız iÅŸ akdinin fesih hakkı doÄŸmuÅŸ ve davacıda baÅŸka yerde iÅŸ bulmak suretiyle bu iradesini ortaya koymuÅŸtur. Aynı yasanın 1927 sayılı Yasa ile deÄŸiÅŸik 14. maddesine göre kıdem tazminatını almak hakkı vardır.”

 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 23.03.1989 tarihli, 1988/13604 esas ve 1989/2687 sayılı kararında:  

“Dosya münderecatına göre, davalıya ait iÅŸyerinin önünden geçen yolun geniÅŸletilmesi çalışmaları nedeni ile ... Belediyesi'nce iÅŸyerinin kapatılmasının istendiÄŸi, bu yönden 40 gün kadar kapalı kaldığı, tekrar açıldığı zaman bütün iÅŸçilerin iÅŸbaşı yapmak üzere çaÄŸrıldıkları, öteki iÅŸçiler iÅŸyerine geldikleri halde, davacı iÅŸçinin iÅŸe baÅŸlamadığı, baÅŸka bir iÅŸ bulduÄŸu anlaşılmaktadır. Olayın bu cereyan ÅŸekline göre davacı iÅŸçi yönünden 1475 sayılı İş Kanunu'nun 16/3.maddesindeki "iÅŸçinin çalıştığı iÅŸyerinde bir haftadan fazla süreyle iÅŸin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebep" halinin oluÅŸtuÄŸunun, bunun sonucu olarak iÅŸçinin bildirimsiz fesih hakkının doÄŸduÄŸunun kabulü gerekir.”

 

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin, 21.01.2021 tarihli, 2020/4037 esas ve 2021/1949 sayılı kararı: 

“Taraflar arasındaki uyuÅŸmazlık, davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı, en son davalıya ait Irak'ın Basra ÅŸehrinde bulunan ÅŸantiye iÅŸyerinde çalışmış ve 2014 yılında sözü edilen yerde mevcut iç savaÅŸ nedeniyle Türkiye'ye dönmüÅŸ, bir süre sonra iÅŸveren tarafından iÅŸ sözleÅŸmesi sona erdirilmiÅŸtir. İşyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı nedenin ortaya çıkması halinde 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/lll. Maddesi uyarınca iÅŸverenin derhal fesih hakkı bulunup sözü edilen fesih ÅŸekline göre davacı iÅŸçinin kıdem tazminatı isteÄŸinin kabulü yerinde ise de ihbar tazminatının hüküm altına alınması hatalıdır. İç savaÅŸ sebebiyle iÅŸyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı nedenin ortaya çıktığı açık olup sözü edilen zorlayıcı neden her iki taraf bakımından gerçekleÅŸmiÅŸ sayılmalıdır. İç savaÅŸ ortamında yabancı ülkede iÅŸçinin çalışması iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi kuralları gereÄŸince mümkün olamadığından ve bu durum bir haftadan fazla çalışmaktan alıkoyduÄŸundan iÅŸçi açısından da zorlayıcı neden olarak deÄŸerlendirilmelidir. Dairemiz uygulaması, ...'da meydana gelen iç savaÅŸ sebebiyle iÅŸveren fesihlerinde de 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/lll. Maddesi kapsamında ihbar tazminatı isteÄŸinin reddi yönünde olmuÅŸtur. Mahkemece, ihbar tazminatı isteÄŸinin reddi gerekirken yazılı ÅŸekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiÅŸtir.”

​

​

AV. BESTE YAZICI ÖZER

Sorunlarınıza Çözüm Bulun

Yazıcı Özer Hukuk Bürosu

  • alt.text.label.Instagram
bottom of page